Hacım Sultan:
Hacım Sultan bir Türk mutasavvıfı olan Hacı Bektaş-i Veli'nin halifelerindendir.Horasan'dan gelmiş ve ona mürit olmuştur.Asıl adı Recep'tir. Hacı Bektaş'ın müritleri gece gündüz onun hizmetinde bulunur,sağlığında işaret ettiği yerlere giderler,oralarda yaşayıp irşad ederlerdi.Hacım Sultan dergahın çok sevilen üyelerinden biri olup görevi kilerci idi. Bir adı da Kolu Açık Hacını Sultan'dır. Velayetnamesinde yazıldığına göre; Hünkar, batın kılıcını Hacım Sultan'a verir. " Erenler meydanında cellatlığı sana verdik.Fakat haksız iş yapma,sana zararımız dokunur" der. Hacım Sultan kılıcı aldıktan sonra yürür.Tam o sırada meydan sakası merkebiyle mutfağa su götürmektedir. Hacım Sultan kılıcı denemek ister ve merkebe vurunca belinden ikiye böler. Hünkar bunu duyunca "Kolları tutulsun" der ve Hacım Sultan çolak olur. Çok üzülür ve pişman olur. Arkadaşlarını, affedilmesi için Hünkara gönderir. Arkadaşları onun için yalvarıp af dilerler. Hünkar affedip" kolu açık olsun" deyince kolları eski haline döner.Bundan sonra adı Kolu Açık Hacım Sultan olur.
Hacım Sultan'm gönlüne bir gün 'acaba erenler bize nereyi yurt verecekler' düşüncesi gelir.Bu fikir Hünkara malum olunca " Kolu Açık Hacım sana şu oğul canavarını tepeleyeceğin yeri yurt verdik,mezarm orada olsun" der.Bundan sonra menkıbelerde, Hünkarın işaret verdiği yerin Germiyan ili olduğu,Hacını Sultanın Germiyan beyinden yurt istediği,O'nun da Uşak taraflarında 'susuz' denilen ıssız bir yeri yurt verdiği,buralara yakın bir yerde herkesi korkutup rahatsız eden bir canavar bulunduğu, Hacım Sultanın Hünkar göçünce buraya geldiği, canavarı, ağzından çıkan nefesin ateşi ile yakıp öldürdüğü,geçit vermeyen Banaz Çayının suyunu ikiye bölüp geçtiği,taş yapı bir köprüyü Banaz Çayının suyuna üflemesiyle yıktıdığı, eteğine değenlerin öldüğü ve bunlara benzer birçok kerametlerinden sonra ününün etrafa yayıldığı uzun uzun anlatılır.Gerek Velayetnamede gerek Hacı Mustafa'nın yazdığı küçük kitapta' susuz' diye adı geçen yer bugünkü Hacım Köyünün merkezidir.
Hacım Sultan 1305 yılında Uşak'a gelmiş ve Hacım Köyünün olduğu yere yerleşerek şeyhi Hacı Bektaş Veli'nin izinde tarikatı temsil etmiştir.Hünkarı gibi evlenmemiş,ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır.Bazı menkıbelerde Hacım Sultan'm sığır çobanlığı yaptığı ve bir boğasının bulunduğu anlatılır.Türbesi Hacım Köyündedir.Burada O'un boğasının izi olduğu söylenen küçük üç kaya,çilehane kalmtıları,değirmeni ve en yakınlarındanDerviş Burhan'ın mezarı bulunmaktadır. Ayrıca Hacım Sultan Derneğinin muhafaza ettiği Uşaklı Hacı Mustafa adlı bir kişinin 1305 te Hacım Sultan için yazdığı el yazması bir kitap vardır. Hacım Sultan'm kendi el yazması bir eseri bulunamamştır.Fakat hakkında yazılmış yazı çoktur.Bütün menkıbelerde ismi geçer.Kerametleri Evliya teskerelerinde geçer. Sait Emre adındaki şair bir dervişin şiirlerinde çok övülmektedir. Hacım Sultan bu yöreye gelince Germiyan Beyi L Yakup Bey bir zaviye inşa ettirmiş,bir vakıf ile desteklemiş ve bir şeyh göndermiştir.İçinde su basar tarlalar,ormanlar,değirmenler bulunan geniş bir alanı şeyhin tasarrufuna vermiştir.Bugün için 5000 dönüm ollduğu belirtilen alanın hudutları şöyledir: Doğusu Bekçe (akça) Tepesi Pınarı,Sarı Taş, Sarı Kaya,Batısı Ertüllü Köyü ,Saraycık Köyü, Kuzeyi Timur Tepesi, Güneyi Kökez Köyü yakınında Yassı Taş. Bu arazi herşeyi ile fakirlere, miskinlere,oraya gelenlere, misafirlere vakfedilmiştir.İdaresine ve bakımına Şeyh Mustafa Germiyani'nin oğlu Şeyh Dedebali tayin edilmiştir.
Hacım Sultan zaviyesinin yıllık geliri üçe bölünürdü.Bir kısmı şeyhin emrine,bir kısmı masraflarına, üçüncü kısmı ise ilimle uğraşanlara verilirdi.
Hacım Sultan Hünkarı gibi Horasandan Anadoluya Türklüğü ve Müslümanlığı yaymak amacıyla gelmiştir.Bu yolda hizmetler vermiştir.Kerametleri, ibadetleri ve telkinleri ile halkı ıslah ve irşad etmiştir.
Kolu Açık Hacim Sultan olarak da bilinir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin akrabası olan ve Hacı Bektaş-ı Veli ile birlikte Horasan’dan gelen Hacim Sultan’ın asıl adı Recep’tir. Mezarı Uşak’ta Susuz denilen yerdedir.
Hasluck’a göre Vidin’de makamı vardır. Hakkında “Vilayetname” düzenlenmiştir. Cemlerde talibe öğretilen makamlar arasında “Meydan taşı”; Hacim Sultana aittir. İnanışa göre bir tahta kılıç olan “Batın kılıcı” Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kendisine verilmiş ve eğitici (terbiye edici) olarak görevlendirilmiştir. Bu nedenle Bektaşiler Hacim Sultan’dan çekinirler.Bektaşiler; "Hak yoluna gitmeyenleri" eğiten biri olarak tanırlar. “Erenlerin Batın celladı” da denilir. Tekke, XX. y. yılın başlarında kullanılmaz durumdadır ve bir mütevelli tarafından yönetilmektedir. Çevresinde Bektaşi köyleri yoğundur.